27 Aralık 2013 Cuma

27. GÜN / EN SEVDİĞİM PERİ MASALINA YENİ BİR SON

Bir kont ve ailesi şatoda yaşıyormuş. Bu kontun eşi hastalanıp ölmüş. Kont şimdi karşısındaki evde oturan bir kadınla evlenmiş. Kadının önceki eşinden iki kızı varmış. Üvey anne ve kızları bir kaç gün sonra şatoya taşınmış ve kontun kızına gizli gizli kötü davranmaya başlamışlar. Zaman geçmiş ve kont ölmüş. Bu üvey anne ve çocukları külkedisine artık daha kötü davranır olmuşlar. Uzun zaman sonra bir balo düzenlenmiş. Kral artık evlenme çağına gelen oğlunun evleneceği eşini seçmesi için ülkedeki ve diğer yakın ülkelerdeki genç kızların katılacağı bir balo yapılmasını emretmiş. Davetiyeler hazırlanmış tek tek dağıtılmış. Külkedisinin yaşadığı şatoya da davetiye gelmiş. Ama üvey anne sadece kendi kızlarının katılmasını istediğinden külkedisi’ne birçok iş yüklemiş. Kızları için en yeni elbiseler hazırlatmış ama külkedisine hiçbir şey yapmamış. Davet günü üvey kardeşleri yeni elbiseleri ile tüm gün oradan oraya koşup eğlenmişler. Külkedisi ise son ana kadar şatodaki işleri yapmış. Bu arada külkedisinin fare dostları boş durmamış ona çok güzel bir elbise hazırlamışlar. Üvey annesine ve kız kardeşlerine kendisinin de baloya gitmek istediğini, bir elbisesi olduğunu söyleyen külkedisine cevap güzelim elbisenin paramparça edilmesi ile verilmiş.

Üvey anne ve kızları akşam baloya gitmek için yola çıktıkları zaman külkedisinin yanına bir iyilik perisi gelmiş. Onu güzelleştirmiş ve saat tam 12.00 da evde ol demiş. Sinderella balkabağından oluşan at arabasına binerek baloya gitmiş. Saraydan içeri girip balo salonuna kabul edilmiş. İşte o anda bütün gözler ona çevrilmiş. Bir köşede sıkıntı ile etrafına bakan Prens sinderella’yı görür görmez aşık olmuş.   İlk dansını onunla yapmış. Bütün gece yanından ayrılmamış. Saat tam 12’ye geldiğinde külkedisi eve dönmesi gerektiğini hatırlamış. İşte ne olduysa bu anda olmuş. Eve dönmek için prensten izin isterken birden bire bir değişim başlamış ve o eski püskü ev kıyafetlerine, temizlik yaptığı önlüğü ve çarıklarına bürünmüş üstü başı.  Başta prens olmak üzere tüm davetliler büyük bir şok yaşamışlar. Meğer ileri saat uygulaması o zamanlarda da yapılmaktaymış. Saatlerin tam 12:00 gösterdiği anda birden saatler 01:00 oluvermiş.  Oradan ağlayarak kaçan Sindrella şatosunu ve ülkesini terk etmiş. Prens bu travmayı hiç atlatamamış. Bu yüzden evlenmeyip kendini kiliseye adamış. Çok çalışmış ve sırayla en yüksek makamlara gelmiş.

Külkedisi Sindrella kaçıp saklandığı şehirde yeni bir hayat kurmuş. O da hiç evlenmemiş. Kimsesiz çocuklar için bir yuva kurmuş. Kendi çektiği acıları onların çekmemesi için onlara güzel imkanlar sağlamak üzere yardım faaliyetleri sürdürmüş. Günlerden bir gün yolu bir kiliseye düşmüş. Başpiskopos ile görüşmek ve kilisenin bu çocuklara yardımcı olmasını rica etmek istemiş. Başpiskopos bizim bir zamanlar ki prensmiş meğer. Başpiskopos genç kadını dinlemek üzere kabul etmiş. Külkedisi kimsesiz çocuklarla ilgili bu güne kadar yaptıklarını anlattıkça Başpiskopos çok etkilenmiş. Başpiskoposluğu bırakıp sizin bu kutsal görevinizde görev almak isterim, siz gökten inmiş bir iyilik perisi olmalısınız demiş. Külkedisi bu teklifi kabul etmemiş, siz yardım edin yeter demiş. Tam o sırada da ülkede yeni Papa’nın kim olacağı açıklanıyormuş. Yeni Papa bizim Başpiskopos yani bir zamanların prensi ilan edilmiş. Külkedisi bu habere çok sevinmiş. Ama yeni Papa eski Başpiskopos hiç sevinmemiş. Külkedisine şöyle demiş;

-Ha PAPA, ha BABA ne fark eder, ben sizin kimsesiz çocuklarınıza baba olmayı tercih ediyorum lütfen sizde kabul edin.


Külkedisi yeni Papa, eski Başpiskopos, daha eski prensin kendisine sarkıntılık ettiğini, çocukları bahane ettiğini düşünerek ayağından çıkarttığı çivi topuklu ayakkabısını kafasına indirmiş. Yardım paralarını toplamak için yanında getirdiği ayakkabı kutusunu da suratına fırlatarak  "geçti Bolonya'nın pazarı sür eşşeğini Napoli'ye" demiş ve oradan çıkıp gitmiş. Masalda burada bitmiş… 

Gökten üç elma falanda düşmemiş. Masalcı Mine nine; "Elma borsası altüst oldu şimdi elmanın kilosu kaça sizin haberiniz var mı?" demişşş. 

#blogfırtınası

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder