Oturduğu sandalyede öne doğru eğilip sigarasının külünü
silkeledi umarsızca. Külün birazı kültablasına birazı masanın üstüne geldi.
Masaya düşen küllere uzaktan öylesine üfledi.
Biraz dağıldılar. Sigara tutan elini çenesine, kolunun dirseği masaya
dayalı vaziyette boş gözlerle camdan dışarıya bakmaya başladı. Sigaranın dumanı
iri dalgalı siyah saçlarının içinde dans ediyordu adeta. En son ne zaman taramıştı onları kendi de
unutmuştu. Boş sokağa, boş pencerelere, balkonlara boş gözlerle bakmayı
sürdürdü. Beden bu odadaydı ama ruhu kimbilir nerelerdeydi.
Sonbaharın rüzgarı dallardaki yaprakları nasılda hoyratça
döküyordu. Bahçe ve yol kuru yapraklarla kaplanmıştı bu gün yine. Kapalı hava
zaten kapalı olan ruhunu hepten kapatmıştı. Üstündeki pijamaları çıkarmadan
akşamı etmişti adeta. Kahvaltı yerine 2 bardak kahve bir dilim kuru ekmek
yemişti. Gerisi birini söndürüp birini yaktığı sigaralarıydı adeta.
Kimi zaman uzanıyor gözlerini tavana dikip öylece kalıyor,
kimi zaman da tekli koltuğa oturup kimbilir kaçıncı kez bakıp ezberlediği duvara veya halıya sabitleniyordu. Tıpkı
şimdi pencereden dışarıya bomboş baktığı gibi.
Tüm pazıl dağılmış, parçaları bir araya getirmeye sonrasında
da pazılı tamamlamaya çalışıyordu adeta. Ancak öylesine dağılmış hissediyordu
ki kendini, en büyük zorluğu parçaları
bir araya getirmede yaşıyordu. Bir toparlayabilse tüm parçaları sonrası onun
için çocuk oyuncağı gibi olacaktı. Bunu biliyordu ancak parçaları bir araya
getiremiyordu. Belki de getirmek istemiyordu bilinçsizce. Sonunda tüm parçalar
toplanıp pazıl tamamlanırsa ortaya çıkacak olan tablodan korkuyordu.
Parmaklarının arasında tuttuğu sigara bitmek üzereydi ki
parmaklarında hissettiği ısı ile elini çenesinden çekip bir nefes daha çekti. Sonra
söndürdü kültablasında. Hem bulunduğu oda hem üstü başı yoğun nikotin kokusu
ile yıkanmış gibiydi.
Kalktı, yeni bir sigara almak için pakete uzandığında bitmiş
olduğunu gördü. Boş paketi avucunun içinde sıkarken aklı hızla çalışmaya
başlamıştı. Yeni bir paketi nereden bulurum? Evde yoksa kime aldırırım? Bir dakika içinde
tüm ihtimalleri sıralamıştı. Sadece kendisinin çıkıp alma ihtimali dışında
başka seçeneğinin olmadığını görmüştü.
Bir paket sigara için bu kadar hızlı analiz yapabilirken
içinde bulunduğu durumu analiz etmede bu kadar zorlanması yaşadığı travmanın
ağır baskısındandı.
Zaten sıkkın olan canı biraz daha sıkılmış olarak kendini
kanepeye bıraktı. En yakın market ve bakkal kapanmadan çıkıp almazsa daha sonra
açık tekel bayi bulmak için çıkmak durumunda kalacağını biliyordu. Biraz daha
dedi içinden. Biraz daha oyalanabilirim. Hava kararınca çıkarsam saçımı başımı
düzeltmek durumunda fazla kalmam. Yüzüme gözüme de kimse bakmaz nasıl olsa diye
plan yaptı. Eli televizyonun kumandasına uzanmıştı. Düşüncelerini ve
sıkıntısını dağıtmayacağını bile bile. Ancak hemen vazgeçti. Yine çaresizliği
ve öfkesi depreşmişti. Eline aldığı kumandayı bütün kuvvetiyle karşısındaki
duvara fırlatmak istedi. Odada bulunan kırılabilecek her şeyi kırmak,
parçalamak arzusu ile yanıyordu. Avazı çıktığı kadar bağırmak, hücrelerine
kadar işlemiş olan nefretini dışarı akıtmak istiyordu… Yapmadı, yapamadı yine.
Elinde sımsıkı tuttuğu kumandayı yanındaki yastığa adeta vurarak bıraktı.
İçinde kabaran öfkeyi bastırabilmek için yeniden ayağa kalktı odadan dışarı
çıktı. Sigara almalıydı belki de bir şişe bira. Bu gece son yalnız gecesiydi.
Yarından sonrası yine kendine ait olmayacaktı. Bir asır gibi uzun geçen uykusuz
gecelere inat 1 hafta ne çabuk geçmişti.
Serpil çocuklarını özlemişti. Onları düşününce içinin
yangını her seferinde artıyordu. Yaşadıkları ile iyice yaşlanmış bir hal alan
anne ve babası. Daha ne kadar bu duruma sabredebilirlerdi? Minik kızını düşündü.
Sütünün kesilmesi, onu artık emzirememesi kendini daha berbat hissetmesine
neden oluyordu. Ama bu ne kendinin ne de masum meleğinin bir suçuydu.
Gidip “kalk ulan, kalk o yattığın yerden şerefsiz” demek
istiyordu. “Senin yatacak yerin bile yok” diyerek tekmeler savurmak istiyordu. Aynı
anda koridorda ayağına takılan terliğe bir tekme savurdu.
7 dil biliyordu. Bir küfür etse 7 dilde ayrı ayrı söylese
yetmeyecekti belliki… Kısaca o.. çocuğu
demekle yetindi. Gardolabı açtı kapşonlu bir hırka çıkardı.
....
(devam edecek)
....
(devam edecek)