26 Ağustos 2015 Çarşamba

UYGUR MUTFAĞINI DENEDİNİZ Mİ?

Bir süredir ara ara bu teklifi alıyordum oğlum Umut'tan.

-Anne sizi yemeğe götürmek istiyorum. Ben çok beğendim eminim sen de çok beğeneceksin. Üstelik fiyatları da gayet uygun. Evet de, de gidelim ama artık.

Mazeretlerime gelince; 

-Hmm, bi düşüneyim, 
-ama şimdi zaman yok, 
-dışarıda yemeği sevmiyorum biliyorsun, 
-öff epey de uzakmış, 
-gece gece git gel zor olur şimdi arabada yok ki, 
-ay tamam, 
-ay başında maaşını al öyle gidelim bari, 
-bla bla bla... 

2 ay başı geçti bu ilk teklifinin üzerinden. Ben sürekli yeni mazeretler ürettim, sonunda; 

- Peki hafta sonu gidelim, dedim.

 Abdülkayyum kısaca Kayyum ile (üniversiteden arkadaşı Uygur Türkleri'nden)  konuştu anında. Haftasonu başka bir programı varmış yarın akşam gidelim demiş. Dönüp sordu ne dersin diye, ona da peki dedim. İş çıkışı ortak bir noktada buluşalım diye kararlaştırdık. 

İş çıkışı koştura koştura eve geldim. Hazırlanıp çıktık babayla birlikte. Önce Üsküdar'a oradan da Marmaray ile Yenikapı'ya. Hava soğuk, babamız biraz hasta, bense kıpır kıpırım yerimde durmuyorum bir aşağı bir yukarı taşların üzerinde seke seke yürüyorum. Durursam üşüyeceğim çünkü. (Bu olay tam olarak çok yoğun kar yağışının hemen öncesi, Mart ayına rastlıyordu) Marmaray Yenikapı istasyonunda bekliyoruz gençleri. Saat 7 de demiştik ama biz 20 dk. erken gittik. Şikayet etmedik elbette erken gittiğimiz için ama onlar da üstüne bir 20 dk. gecikince babamız için epey sıkıntı oldu. 

-şişşht sık dişini, ilk defa oğlumuz bizi yemeğe çıkartıyor dırdır etmek yok! dedim.

Önce Kayyum geldi. Ardından Umut'ta metro ile gelince hep beraber çıktık Aksaray yönüne doğru. Kısa bir yürüyüşten sonra HUZUR UYGUR MUTFAĞI'na vardık. İçerisi aşırı dolu değildi. Oturacak yer rahat bulduk.

Oturur oturmaz biz her hangi bir sipariş vermeden hemen kırmızı bir termos ve 4 kulplu çay bardağı geldi. Umut zaten baştan demişti. Burada sadece çay ve su var içecek olarak sakın başka birşey beklemeyin diye. Çayı siz istemeden getiriyorlar zaten bittikçe de tazeliyorlar termosu. Suyu ise ihtiyaç duyarsanız siz istiyorsunuz.


Bardağın altına dikkat! Menüden yemek seçmek için bu kağıdı inceleyebilirsiniz. :)  Tabi bizim yerimize Kayyum Uygurca konuşarak siparişlerimizi verdi. Ama öncesinde ne- ne değildir, ne yemeliyiz? diye konuşup fikir birliğine vardık. Gerekli açıklamalar Kayyum'dan tavsiyeler Umut'tan. Önden 1 porsiyon kuzu şiş istediler ortaya. 4 şiş geldi. Şişleri elimize aldık ve öyle şişin üzerinden ısıra ısıra yedik. Tek kelimeyle nefisti. Hatta etin yağından nefret eden oğlum şişteki yağı bile yedi. Gözlerimle görmesem inanmazdım. Ama itiraf ediyorum gerçekten mükemmeldi. Çok fazla şey tatmak istediğimizden ortaya tek tabak istedik bazı şeyleri.

Onlara göre ana yemek denilen şey bizim erişte makarna dediğimiz makarna ile yapılan yemek çeşitleri. Sulu veya susuz kuru olarak erişte makarna üzerine sebze, isteğe göre parça etli çeşitleri. Erişte makarnanın çeşitlemeleri seç beğen al bana göre. Ama öyle değil. Malzemesine ve su oranına göre farklı tatlar oluşuyor. İçecek olarak paso çay. Ben dayanamayıp su istedim. :) Pet şişe su getiriyorlar.



Nan (ekmek) ve makarna! Ben nanı salata yerken kullandım açıkçası. Salataya konulan sirkeyi özellikle Uygur sirkesi olarak seçiyorlarmış. Çin sirkesini tercih etmiyoruz dedi Kayyum. Kaşığa döküp tadına baktım gerçekten farklıydı. Kokusu ve lezzeti güzeldi.





Çubukları ilk kez kullanıyorum. Kayyum çubuklarla ilgili işin sırrını verdi. 

-Önce kesme şekerle denemeler yap, başardığın anda işi çözmüş olacaksın! 

Ben de yemeğim gelmeden alıştırma yapmak için kesme şeker tutma denemeleri yaptım. 2 denemede işi kaptığımı görünce;   

-Vaaay, ben bile çubukları bu kadar çabuk kullanamamıştım! dedi. 

Şaka yaptığını düşünerek, yok artık dedim. Çünkü bir Uygurlu ve de bebekliğinden beri sofralarında bu çubuklar mutlaka kullanılıyormuş. 

-Bir büyük için kolay ama küçük bir çocuk için o kadar kolay değildi. diye yanıtladı beni. 

Haklı olabilir. Bir yaşındaki bebeğe ver kaşığı ağzına götürsün rahat rahat, 3 yaşında çatalı rahat kullanır ama çubuklar öyle değil elbette bir küçük çocuk için. 


Veee çubuklarla yiyorum yemeğimi. Oleyyy çok eğlenceli. Arka masadakiler benim kıkırdamama dönüp bakıyorlar bilmiyorlar ki ilk kez kullanıyorum.





Bu da etli pilav. Bu ağır misafirler için yapılıyormuş evlerde. Lezzetlerin hepsi mükemmel güzel... Elimizden geldiğince farklı şeyler istedik ve birbirimizin tabaklarından tadlarına baktık. 

Başka ilçelerde de Uygur mutfaklarının olduğunu söyledi Kayyum. Daha lezzetli yapan yerlerin bulunduğundan bahsetti. Ancak bir siparişin masaya gelmesi için uzun süre beklemek gerekiyormuş. Hiç bir yemek önceden yapılıp bekletilmiyormuş. Siparişi verdikden  sonra yapılmaya başlanıyormuş. Makarnalar bile taze kesiliyormuş. Sebzeler sipariş verildikten sonra doğranıp hazırlanıyormuş. Bir de ahçıbaşı oyalanırsa eh artık bekle bekleyebildiğin kadar. Burası en hızlı servis yapılan yer olduğu için burayı tercih ediyorlarmış meğer. 

Yemekten sonra meyva ve tatlı siparişi vermeyi düşünmeyin sakın böyle bir adetleri yok. Menüde de yok zaten. 

İç mekan ferah ve aydınlıktı bana göre. Fazla kalabalık olmamakla birlikte boş masa çok azdı. Fotoğrafları masaların boşalmasını fırsat bilerek çekmeye çalıştım. 

Bu arada Uygur Türkleri, Kazak Türkleri, Çin üzerine sohbet ettik. Yaşam, gelenek, adetler üzerine karşılaştırmalar yaptık. 







Güzel, keyifli, farklı bir akşam yemeği oldu . Teşekkürler oğluşum, teşekkürler Kayyum diyorum. 


Fiyatlar değişmiş olabilir. Lütfen restorana gitmeden ya da sipariş vermeden önce kontrol edin.
Huzur Uygur Yemekleri adlı restorana ait menü internet sitesinin son güncellenmesinden sonra değişmiş olabilir. Zomato Huzur Uygur Yemekleri menüsündeki fiyatlar için garanti vermemektedir. Kullanıcılar Zomato.com tarafından dijital ortama geçirilmiş Huzur Uygur Yemekleri menülerini (Zomato logosu ile işaretlenmiş şekilde indirip kaydetmekte serbestlerdir. Fakat, herhangi bir ticari amaç için kullanmaları yasaktır.