29 Ocak 2015 Perşembe

SESSİZ, SÖZSÜZ KONUŞMALAR...

                     
         
                                                         

Gözlerini kaldırıp dik dik baktı. Biraz ürkek ama çokça kızgın, kırgın ve üzgündü. Sümükleri akan burnunu çekti. Sağ kolunun üzeri çoktan kurumuş kayış gibi olmuştu. Eyvallahı kalmamıştı belliki. Elimi uzatmayı düşünürken durdum. Sadece gözlerinin içine bakıp belli belirsiz bir tebessümle gözlerimi kapatıp açtım. Göz bebeklerinin içine uzun uzun baktım.  Sanki içinden dil çıkarmak ister gibiydi. Küfreder gibiydi bakışları. Önce sık sık kaçırdı gözlerini sonra o da kilitlendi gözlerime. Sessiz, sözsüz konuştuk.

-Seni görüyorum kara gözlü çocuk dedim. Seni görüyorum, seni hissediyorum. Öfkeni, acını, büyüklüğünü görüyorum. Açlığını görüyorum. Yaralarını görüyorum. Yüreğinin yaraları vücudunun yaralarından daha büyük onu da görüyorum. Zehir gibi aklını okuyorum. Saniyenin binde birinde beni nasıl içtiğini beyin kıvrımlarınla onu da izliyorum. Kocaman dağları yerinden oynatacak cesaretini de. Korkusuz olduğunu da...

-Sen de kimsin be yaşlı kadın? Bana böyle bakmakla ne diyorsun bana? Yalansın sen de diğerleri gibi değil mi? Biraz sonra yürüyüp gidecek ve kaybolacak yalanlardan. Sana da kızıyorum öyleyse. Defol git bakma bana öyle. Alay mı ediyorsun benimle, çok mu zevk alıyorsun benim halime bakıp da. Hııı? cevap versene?

Senin çocuğun var mı? Onları seviyor musun? Benim yerimde onlar olsun ister miydin? Döver miydin onları? Sokağa atar mıydın? Yoksa koşup sarılır mıydın? Yavrum diye öpüp koklar mıydın? Niye cevap vermiyorsun da dik dik bakıp gülümsüyorsun hala? Hepiniz aynısınız hepiniz. Kimseye ihtiyacım yok benim. Bakma bana öyle. Gözlerime dikme gözlerini. Kimsin sen? Kimsin teyze?


-Neden sokaklardasın kara gözlü? Kim seni saldı sokaklara? Çocukluğunu kim çaldı? Annen yok mu seni arayan? Kimbilir nerelerde gözyaşı döküyordur senin için? Yoksa dökmüyor mudur? Peki ya baban? kardeşlerin? Nerede kalıyorsun? Kimlerin elinde tutsaksın? Bana gel desem? Seni alıp gitsem? Sana özlediğin istediğin evi versem kalır mısın? Yoksa yine çekip gider misin?

Ahhh! canım yanıyor sana baktıkça canım. Ama gülümsüyorum. Gülümsememe aldanasın diye gülümsüyorum. Oysa o kadar cin gibi bakıyorsun ki sana inanmıyorum diyorsun bakışlarınla. Gülümsemen sahte biliyorum diyorsun. Konuşsam sana ne söyleyebilirim ki? Konuşmaktan korkuyorum seninle. İnsanlığımdan utandığım anlardan birindeyim yine.


-Sen hep böyle salak gibi gülümser misin? Yoksa gerçekten salak mısın? Çok yaşlısın ondan mı?
Annemden de yaşlısın. Annem hiç gülümsemezdi. Hep kızgındı. Herşeyime kızardı. Sen kızar mısın çocuklarına? Senin çocuğun olsaydım bana kızar mıydın? Yoksa sarılır mıydın? Aslında fena birine de benzemiyorsun ama ne işime yarar ki az sonra kaybolup gideceksin herkesin yaptığı gibi. 

-Benim çocuğum olsaydın yaramazlık yaptığında ben de sana kızardım, hatta belki ufak tefek şaplaklarım da olurdu popona. Terlik atardım arkandan mutlaka. Ama seni çok severdim. Seninle el ele bir sürü oyunlar oynardım. Bol bol konuşurdum. Seni gözüm gibi sakınırdım kötülüklerden. Şimdi düşünüyorumda sana uzanan elleri hayal bile etmek benim canımı yakıyor. Çok küçüksün... Öyle küçüksün ki benden bile büyüksün yaşadıklarınla. Cesaretinle... 

Karanlıklardan korkuyor musun geceleri? 


-Sen benim annem olsaydın, seni de çıldırtırdım belki. O zaman böyle gülümsemezdin gözlerimin içine bakarak. Ama elimi tutardın di mi? Biliyor musun teyze sıcak bir evi özledim. Geceleri soğuk taş yataklarda yatmaktan nefret ediyorum. Karanlıklar artık ürkütmüyor beni. Köpekler çok havlıyor ama insanlardan daha çok korkuyorum. 

-Adaleti kendine dünya! Bilirim hikmetinden sual olunmaz. Ama çocuklara yüreğim el vermiyor, üstelik gücüm de yetmiyor hepsine. Senin merhametine sığınıyorum. Bu kara gözlüyü koru ve kolla iyice. Yitip gitmesin kara gözlerinden daha kara gecelerde. 

Üzgünüm kara gözlü, hem de çok üzgün... Biraz sonra senin dünyandan öylece çıkıp gideceğim için. Sana sadece güçlü olman için dua edeceğim. 


-Biliyorum biraz sonra sende hayal olacaksın yerine bir başkası gelecek. Ama seni sevdim galiba. Gitme desem kalır mısın biraz daha? Param olsa gitmemen için sana çay bile ısmarlardım. Belki konuşurduk da seninle. Ama ya yanlış anlarsan beni. Korkup terslersen? Kovalar, alay edersen benimle? Offf be teyze hala sırıtmalardasın. Bende az daha gevşiyordum senin yüzünden. Haydi sana uğurlar ola kaçtım ben. 

Arkasını dönüp yürüdü. 5, 6 adım sonra omzunun üzerinden geriye döndürüp de başını gözlerimi aradığını gördüm. Oysa ben hala arkasından aynı gülümseme ile bakmaktaydım. Gözleri gözlerimle buluşunca durdu ve gülümsedi. Ben de göz kırptım daha bir gülümsedim...



                                                            http://www.fotokritik.com/1112153/umut-kadikoyden-bir-sokak-cocugu-portresi
                     





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder