Günün ilk ışıkları ile uyanmıştı.
Kalkıp pencerenin kenarına gitti. Sevdiği kadın henüz uyanmamıştı. Kadının yatakta kıpırdaması ile kafasını geriye doğru usulca çevirip baktı. Öylece bekledi sessizce. Biliyordu hemen kalkmazdı biraz daha uyurdu her sabah yaptığı gibi. Tekrar kıpırdamadığını görünce pencereden dışarıya bakmayı sürdürdü.
Tek tük geçen arabalar ve insanlar onu görmeden geçip
gidiyorlardı. Sabahın bu saatinde kimse başını kaldırıp pencerelere bakmıyordu. Her biri ayrı bir telaşla yürüyüp uzaklaşıyordu. Ezberlerdiği bu görüntüleri bıkmadan izliyordu her sabah.
Biraz sonra telefonun alarmı ile irkildi. Hemen
uzanıp susturmak istedi ama kadın ondan önce davranıp kapalı gözleri ile telefonu
alıp ters çevirdi. Alarm da sustu böylece. Ama kalkmadı, tekrarlayan her alarmda aynı şeyi
yaptı kadın. Yarım saat sonra alarm son kez çaldığında uyandı ve birkaç kez
gerindi. O ise tüm bunları oradan, dikilip durduğu pencere kenarından sessizce izledi.
Kadın yatakta doğrulduğunda yavaşça yanına gitti. Minik bir öpücük kondurdu burnunun üstüne.
-Günaydın aşkım, dedi en tatlı sesiyle.
-Günaydın canımın içi diye karşılık verdi sıcacık
gülümsemesiyle kadın.
Uzanan eli öpmek yerine yumuşacık, adeta incitmekten korkarcasına koklar gibi dokundu.
Uzanan eli öpmek yerine yumuşacık, adeta incitmekten korkarcasına koklar gibi dokundu.
-Bu gün evde misin canım? diye sordu.
-Ah üzgünüm tatlım, dedi kadın şakacıktan üzülmüş bir surat ifadesi takınarak. Bu gün de işe gideceğim. Yine evde değilim birtanem. Üstelik hemen hazırlanmaya başlamazsam geç kalacağım.
Sonra kadın hızlıca bir kalkış yaparak oğlunun odasına gitti. O da peşinden. Kapının yanında durup onları izledi. Hemen her sabah şahit olduğu bu sahne yine tekrar ediyordu. Kadın oğlunu kaldırmak için yapmadığını bırakmadı ama nafileydi. Onların bu savaşını kimin kazanacağını çok iyi biliyordu artık.
Sonra kadın hızlıca bir kalkış yaparak oğlunun odasına gitti. O da peşinden. Kapının yanında durup onları izledi. Hemen her sabah şahit olduğu bu sahne yine tekrar ediyordu. Kadın oğlunu kaldırmak için yapmadığını bırakmadı ama nafileydi. Onların bu savaşını kimin kazanacağını çok iyi biliyordu artık.
-Uyandım anne, tamam anne, bak tek gözümü açtım anne...
Lafları hep aynıydı. Fazla oyalanmaya zamanı yoktu kadının. 2 gömlek ütüledi, banyoya girip hazırlandı. Her 2 dakikada bir seslendi
Lafları hep aynıydı. Fazla oyalanmaya zamanı yoktu kadının. 2 gömlek ütüledi, banyoya girip hazırlandı. Her 2 dakikada bir seslendi
-Oğlummmm, aşkımmmm, annesinin gülüüüü, kalk haydiiii…
Odaya geçip giyindi. Çoraplarını giymek için yatağın üzerine
oturduğunda yanına geldi sevdiği kadının. Usulca sokulup;
- Yine mi? Yine mi gidiyorsun sensiz geçecek saatlere emanet
bırakarak beni! Dedi.
Kadın gülümsedi.
-Yapma ama, hala alışamadın mı? diye takıldı.
Kadın çoraplarını giymeye çalışırken başını dizlerine bıraktı usulca.
Kadın çoraplarını giymeye çalışırken başını dizlerine bıraktı usulca.
-Gitme… dedi yavaşça.
Seni çok özlüyorum… Benimle birlikte olduğun zamanlar öyle az ki yetmiyor…
Kadın kucağında yatan başı yavaşça kaldırdı.
-Biliyorum canımın içi bu aralar seni ihmal ettim. Sana yeterince zaman
ayıramadım. Ama yapma böyle birtanem. İnan ben de seninle birlikte olmak
istiyorum. Sensiz dakikalarımda seni çok özlüyorum. Sen böyle yaparsan benim içim daha çok sızlıyor. Ne olur yapma ben de
seni çok seviyorum ama şimdi gitmem gerek, dedi.
Arkasından hüzünlü havayı değiştirmek için ekledi;
Arkasından hüzünlü havayı değiştirmek için ekledi;
-Bak bu akşam sana güzel bir sürprizim olacak, beni bekle
aşkım tamam mı? diye onu neşelendirmeye çalıştı.
O ise oturduğu yatağın üzerinden umutsuzca gözlerinin içine
baktı ve fısıltı ile yineledi;
-Gitmeee…
Kadın duymamış gibi yaparak koridora yönlendi. Çantasını ve
paltosunu alıp kapıya çıktı. Geriye
baktığında geçirmeye gelmediğini gördü. Hala bıraktığı yerde yatağın üzerinde
boynunu bükmüş öylece oturuyordu. Eliyle öpücük gönderdi ve;
-Bizim haylaz sana emanet, artık ne yap yap uyandır ve
gitmesini sağla. Sana güveniyorum. Dedi.
Kapının kapanması ile hızlıca salonun penceresine gitti.
Perdenin altına geçip kadının bahçeye çıkmasını bekledi. Birazdan kadın bahçede
göründü. Tıpkı diğerleri gibi hızlıca yürüyüp kalabalığa karışırken o yine
fısıltı ile arkasından;
-Gitme… dedi. Sağ patisi ile pencereye dokunarak.
Öylece durdu bir süre sonra hemen haylaz abinin odasına
gitti. Bu sabah hangi taktiği denesem
acaba diye düşündü kapıdan yataktaki uykucu abiye bakarken…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder