9 Ağustos 2014 Cumartesi

İLK OYUMU KİME Mİ VERDİM?

Geçmişe gidip kirli çıkınımı kurcaladım. Hani eskiden derdik annelerimize "sen kirli çıkısındır vardır kenarda köşede sakladığın birşeyler..." Ben de yazmak için geçmiş çıkınımı kurcaladım bu kez.


İlk oyumu 1987 Genel seçimlerdi yanlış hatırlamıyorsam o zaman kullanmıştım. 21 yaşındaydım. İlk kez oy kullanacaktım. Babam demokrat partili annem karaoğlancı. Ablalarım da aynı şekilde karaoğlan. Seksen öncesini bizzat yaşamıştık herkes gibi. Televizyon evlerimize girdikten sonra siyaset kahve köşelerinden evlere taşınmış, ev hanımları da siyaset hakkında yorum yapar hale gelmişti. 80 öncesi sık sık hükümet değişikliği olurdu. Siyasilerin propaganda konuşmalarını TV'den izler sanki duyuyorlarmış gibi seslenirler, alkışlarlardı annem ve ahiretliği Melahat teyze. Henüz çocuktum onların hallerine bakar gülerdim. Koca kadınlar nasılda coşuyorlar diye. 2 ablam yetişkindi ve hem sağ hem de sol görüşlü arkadaşları vardı. Her ne kadar birbirlerine zıt ve düşman olsalar da ortak arkadaşların olması gayet normaldi. Aynı mahallenin çocukları sonuçta.

Babam öyle bir babaydı ki 3 kızım var, 3 tane daha olsa yine yüksünmem derdi. Bir oğlu olmuş o da doğumda ölmüş. Benim kızlarım erkek gibi, ne yapayım erkek çocuğunu derdi. Kendi her ne kadar demokrat partili olsa da ne anneme ne de ablalarıma siyasi anlamda baskı yapmazdı. Ablalarıma sonra da bana; sadece bir görüşü öğrenmekle kalmayın sakın, diğerlerini de mutlaka öğrenin kendi doğrunuzu kendiniz bulun derdi.

İlk oyumu Değirmendere'de otururken kullanmıştım. Oy kullanmaya annem ve babamla gitmiştik. Yolda babama dönüp sordum nasıl kullanacağım diye. Babam sorumu doğru anlayıp nasıl kullanacağımı anlattı. Annem ise nasıl sorumu kime diye algılayıp hemen yönlendirme yaptı. Babam annemin bu yönlendirmesine kızarak;

-Yahu kadın, kız kime kullanacağım oyumu demedi, nasıl kullanacağım dedi. Kime oy vereceğini bırak da kendi karar versin.

-Aaa, ilk kez kullanacak o, heyecanlanır sonra kime vereceğini bilemez. Kızım sen beyaz güvercine ver tamam mı?

Babam bir la havle çekip bana döndü;

-Kızım sen annene bakma, bu yaşına kadar iyi kötü bir şeyler gözlemlemişsindir. Gönlünden geçene ver olur mu? dedi.

D.dere İ.Ö.Okuluna girip oyumuzu kullandık. Dışarı çıkıp eve giderken annem dayanamadı tabiki.
-Mine kime verdin oyunu? Beyaz güvercine değil mi?

Babam bir ters baktı, bir ters baktı anneme sormayın. Bana;

-Kızım kime oy verdin ise verdin bunu paylaşmak zorunda değilsin. O senin bileceğin birşey. Kadın ben sana soruyor muyum? Bu güne kadar hiç sordum mu? Diğerlerine sordum mu? Yoooo. Öyleyse sen niye soruyorsun kıza?

Annem altta kalır mı?

- Eee ben hiç saklamıyorum ki? Ne var yani o da söylese, yiyecekler mi oyunu?

-Yerler belki... Kızım sen annene bakma, eğer oyumuzu kime verdiğimizi herkesin bilmesi gerekseydi açık olarak herkesin içinde mühürü basar zarfa falan koymazdık. O perdenin arkasında sen tek girdin bu yüzden orada yaptığın senin özelin. Boşver anneni...

Tüm bu didişmelere karşı hep güldüm. Ama kime oy verdiğimi baba nasihatı söylemedim. Eee asıl mesele oy vermek değildi benim için büyümekti. Yani oy kullanma hakkını bana veren devlet, hükümet bana sen artık büyüdün diyordu. Adam yerine koyuyordu. Bu egomu okşuyordu açıkçası. Ama içim rahat mıydı? Yok değildi. Her ne kadar siyasi partilerin görüşlerini, düşüncelerini bilsem de gelecek için hangisinin en doğrusu olduğunun analizini yapabilecek bilgi ve birikimde değildim henüz. Acaba doğru bir seçim mi yapmıştım kararsızdım. Ama bu benim gizli sırrımdı. Bir daha asla o ilk oy kullanma heyecanını yaşamadım. Nasıl kullanacağımı, ne olacağını biliyordum artık. Ancak uzun bir süre oy kullanırken acaba doğru partiye mi oyumu veriyorum endişesi hep oldu. Zaman içinde kişilikle birlikte bilgi, birikim, tecrübe de artıyor. Okuyorsun, izliyorsun, tartışıyorsun, araştırıyorsun, sorguluyorsun derken oyunu kullanırken artık daha bilinçli seçim tercihi yapıyorsun.

Gün geldi oğlum büyüdü ve ilk oyunu kullanma yaşı geldi. Aynı sahneler tekerrür etti. Anne yani ben babası ve oğlum oyumuzu kullanmak için gittik. Yolda sordu tıpkı benim gibi.

-Anne nasıl kullanacağız? Zaten doğuştan meraklı bir çocuk olduğundan gayet normal bu soruyu sorması bana göre.

-Oğlum, sıramız gelince ismimizi söyleyip önlerindeki listeden işaretleyecekler, elimize zarflarla birlikte tercih listesini verecekler sonra panonun arkasına geçip tercih ettiğimizin içine oradaki mühürü basıp katlayacağız. Zarfa koyup dışarı çıkıp oradaki sandığın içine zarfı atacağız. Hepsi bu. Ama sakın ola bastığın mühür kurumadan katlama. Sonra başka bir tercihe bulaşır ve geçersiz olabilir. Zaten sen sırada beklerken ne yapacağını gözlemlersin.

Arkasından hinlikle bir soru daha sordu. Biliyorum beni denemek için soruyordu.

-Peki kime oy vereceğim?

Ay nasıl sırıtıyordu karşımda. Yer miyim ben bu ayakları?

-Bu zamana kadar karar veremediysen ben ne deyim sana. Paşa gönlün kimi seçtiyse artık basarsın olur mu?

Babamız bizim bu konuşmalarımızdan biraz rahatsız ters ters bakıyor yürürken. Ama biliyor inatçı bir karısı var karıştırtmaz.

Oyumuzu kullandık ve çıkıp eve geldik. Babamız sordu kime kullandın oyunu oğlum diye? Oğlum gözüme bakıp;

-Kendime kullandım baba. diye yanıtladı.

-Onu sormuyorum oyunu kime verdin?

-Ne yapacaksın baba, yanlış ise gidip geri mi alacaksın?

Kahkahadan kırıldık tabiki. Oğlum iyice işin suyunu çıkartıp oyunu aslında Üniversite dekanına verdiğini ama isminin olmadığını görüp oraya ekstradan çiziktirdiğini söyledi.

Başka seçim zamanlarında da oyumuzu kullandık. Ama kimse kimseye kime oyunu verdin diye sormadı.
Bir konu arasında amcası tesadüfen kime oy kullandığını sordu oğluma aldığı yanıt karşısında az biraz şaşırdı.

-Amca ben oyumu kendime kullanıyorum. :))) Şaka bir yana bu güne kadar oyumu kime kullandığımı kimseye söylemedim annem de dahil, kusura bakma şimdi de söylemem.

Düşüncelerimizi paylaşabiliriz, düşüncelerimiz üzerinde tartışabiliriz, hatta kavga bile edebiliriz ancak oy kullanma aşamasında tercihimiz bizim özelimizdir. Günahı, sevabı üzerimize vebaldir. Çünkü benim yaşayarak edindiğim tecrübeme göre "tercihlerimiz kaderimizi belirler" ilkesi en büyük sorumluluktur.

 Kızım bu seçimde oyunu kullanamıyor ama gelecek seçimde o da oy kullanabilecek. Daha şimdiden bana sorular soruyor. Ben de ona şimdiden bazı şeyleri merak etmen çok güzel. Bu kısa sürede neyin doğru neyin yanlış olduğunu öğrenmen için doğru bir yol. Çok oku, iyi dinle, merak edip araştır, sor soruştur. Günü geldiğinde verdiğin oy senin tercihin olsun. Ve tercihinin sorumluluğunu hisset.

Yarın yine seçim var. Cumhurbaşkanımızı seçeceğiz. Unutmayalım tercihimiz kaderimizi belirleyecek her seçimde olduğu gibi. Yapılan her tercihin bir bedeli olduğunu bilmek gerek. Dileğim ödenmesi kaçınılmaz olan bu bedellerin doğru tercihten yana olması yönünde. Sadece yakını değil, uzağı da gören bir göz, yarını değil geleceği de okuyabilen bir akıl ile hepimize hayırlı olsun...


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder