10 Temmuz 2014 Perşembe

SON DAKİKA GOLÜ TAKTİĞİ...

İnsana yok artık dedirtiyorlar. Yani hani cinlikte şeytana bile pabuç bırakmayacak hala geldik. Neye baksam, nereye baksam hep hile hurda, karşındakini aptal yerine koyma, kendinden başkasını yok sayma durumları.

Kim kimi, kimleri, nasıl, ne şekilde kazıklarım, aldatırım derdinde. Midem bulanıyor, insanlığın aldığı bu halden. Hani icat micat diyoruz ya. Hani neden hep elin yabancısı  icat edip duruyor diye yakınıyoruz ya biz onlara on defa üstünlükte icatlar yapıyoruz. Çünkü aklımız buna çok iyi basıyor.

Eh böyle yaşam ilkesi gösterişe meraklı, hep en son teknoloji, en son modaya uyma hastalığı olan büyük bir kitle oldukça bu daha çok sürer.

Büyük küçük, genç yaşlı herkesin elinde son model cep telefonu var. Yeni bir model mi çıkmış hemen yenisi alınmalı. Alınmazsa hasta olunur adeta. Ayran-tahtaravalli ikilisi geliyor insanın aklına. :) Bazen böylesi hakediyor diyorum kendimce.

Ama ya böyle olmayanlar, yaşam ilkesi sadelik, doğallık olanlar,  yediğine, içtiğine dikkat eden, kimseye kazık atmayan ama kendisine de atılmasından son derece rahatsız olanlar, hak hukuk gözetmede hassas olanlar...

Böyle düşünmeme, bu yazıyı yazmama akılları sıra cinlik yapıp müşterilerini çarpmaya çalışan marketler neden oldu. İstanbul da yaşadığım için buradan örnek vereceğim. Diğer illerimizde durum nasıldır bilmiyorum bu yüzden sizlerin bulunduğu yerlerdeki marketlerin durumunu siz karşılaştırın artık.


İstanbul'da bir sokakta veya cadde de en az 2 en fazla 7-8 tane market yakın yakın artık. Bilinen kurumsallar hariç bölgesel-yerel olanlarda bir dolu. Bim, Şok, Burda, Çağrı, Hakmar, A101, Uyum, Rammar, Bu, Migros, Huzur vs vs. Yanyana, karşı karşıya, dip dibeler.

Kurumsallaşmış olanlarda genel bir politika var ve bunun dışına çok fazla çıkmıyorlar. Ancak bölge çapında kalmış olanların bazılarının müşteriye yaklaşımları sonunda beni ve pek çok kişiyi isyan ettirdi.

Satış taktiklerinde müşterilere yenilik olarak bilinen bir yöntemi uyguladılar ve zaman zaman uygulamaları tekrar yapıyorlar. Belli bir alışveriş limitinin üstüne çıktığınızda ufak bir hediye kazandınız diyerek alışveriş poşetinize bu ürünü ekliyorlar. Bu bazen belli limiti geçince indirim şeklinde de olabiliyor. Bunu her mağaza yapıyor zaman zaman. Bu bir çeşit reklam ve pazarlama tekniği. Buraya kadar bir sıkıntı yok. Bundan sonraki geliştirilen adım ise;

Alış veriş yapılmış, kasa gelinmiş ürünler tek tek okutulmaya başlanacak veya okutulmuş durumda kasiyer'in size bir ufak hatırlatma tiyosu var;

-Şu görmüş olduğunuz üründe % bilmem kaç indirim var almak ister misiniz?

Bu da bir başka reklam ve pazarlama yöntemi. Müşteri bu indirimli ürünü gözden kaçırmışsa alışveriş sırasında kasada yakalamış oluyor. İhtiyacı varsa da alıyor hemen. Genellikle ufak meblağlı ürünler seçiliyor. indirim cazip gelsin diye.

Fakattt.. Bazı yerel marketler durumu bir tık daha ileri götürme cinliği sergilemekteler. Son taktik şöyle;

Müşteri alışverişini tamamlayıp kasaya geldiğinde kasiyer kız direkt olarak size şöyle bir soru yöneltebiliyor;

-Şu görmüş olduğunuz ürünü almak ister misiniz? (dikkat edin % indirim falan yok direk pazarlama.)

Ve ne alırsanız alın kasaya geldiğinizde mutlaka sorulacaktır bu soru.

Sıradayım önümde 3 kişi var. Kasiyer kız sıradaki yaşlı amcaya;

-2 tl lik .... çikolatalı gofret alır mısınız? diyor. Amca;

-Hayır! diyor, ödeme için para uzattığında soru tekrar geliyor

-... alır mısınız?

-Ya kızım hayır dedim ya, ne laftan anlamazsınız. Her geldiğimde aynı şeyi sorup duruyorsunuz" diye tepki gösterdi yaşlı amca. Arkasındaki bayan;

-Bu ürün rafta ne kadar? diye sordu. Yanıt;

-Aynı 2 tl.

-Eee rafta almadığımız bir ürünü buradan niye alalım ki, dedi kadın.

Ancak kasiyerin zoraki gülümseme ile verdiği yanıt bana göre pek hazindi.

-Ama bize böyle yapmamız söyleniyor. Diğer şubeler ile aramızda bir rekabet var. Hangi şube ve hangi kasiyer daha fazla bu ürünü satarsa 1 çeyrek altın vereceklermiş. Biz de satmaya çalışıyoruz.!!!

Şimdi kasada 5 kuruş, 10 kuruş para üstü fazla almış olsa bunu kendi kasasına alan market, açık çıktığında bunu kasiyerin maaşından kesiyor acımadan. Görevi kasadan geçen ürünlerin hesaplamasını yapıp kasayı kontrol etmek olan kasiyer çalışanını bir de satıcı, pazarlamacı olarak kullanmaya çalışarak aklı sıra kasiyerlere ödül veriyor.

Ne çalışanına saygısı var ne müşterisine. Ben müşteri olarak seni tercih etmişsem, sen de bunu görüp taktir etmek amacıyla bana minik bir jest yapmışsan bu senin yararınadır. Benim sürekli tercihim olursun. Ama ayda bir taktik geliştirir ve beni bu şekilde yorar, aptal yerine koymaya kalkarsan kaybeden sen olursun ey market sahibi veya yönetici.

Tabi bana sıra geldi, aynı sorular soruldu ve benim tepkim;


-O yöneticilerinize söyleyin bu tür uygulamalara devam ettiği müddetçe sizlerden alış veriş yapmayacağım. Çünkü bıktık, çünkü raftan almadığımız bir şeyi ısrarla kasada bize kakalanmaya çalışılmasını istemiyoruz. Aynen bunları söyleyin, yok söyleyemiyorsanız, sorumlu yöneticiniz kimse gelsin yüzüne söyleyeyim hemen, dedim. Muhtemelen mağaza sorumlusu, şef falan oralardaydı. Yüksek sesle yapılan bu itirazları duydu.

-Oh be... dedim çıkınca marketten.


Şimdilerde kurumsal olanları tercih ediyorum. Alacağımı alıyor, kasaya geliyor, ödüyor ve çıkıyorum. Ödül, jest falan istemiyorum -gidişatı böyle olacaksa- aynı zamanda zorla kakalanan bir ürün yüzünden de rahatsız edilmiyorum. Benim tercihim, benim seçimimle almışım alacağımı gerisi sizin olsun diyorum.

Bu yazdıklarım sadece bir küçük bölümüydü cinlikte gelinen noktanın. Biz tüketicileri, kullanıcıları aptal yerine koyan nice nice firmalar, kurumlar var. Sizler de kimbilir nerelerde neler yaşıyorsunuzdur "yok artık"  dedirten cinsten.


Ülkem insanları icatlardan icat beğendiriyor bizlere vesselam...


Sağlıcakla kalın, hep güzellikte kalın...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder