Hafif toplu, aksak yürüyüşlü, elinde sıkıca tuttuğu bir
poşet ve gözlüklerinin ardından insanların yüzüne direkt bakmadan kekeleyerek, çekingen, mahçup bir tavırla konuşan bu erkek çocuğu dükkandan içeri
girdiğinde yiyecekleri göstererek;
“eee, bu, bu yiyeceklerin sahibi kim?” diye sordu. Ürkek bir tavşan gibiydi. Gülümseyerek biraz da merakla ayağa kalktım.
“Ne istiyorsun delikanlı” dedim. Henüz 4. veya 5. Sınıf öğrencisi
olduğunu sandığımız çocuk avucunu açtı ve;
“ben bir şey almak istiyorum, ama 50 kuruşum var. Babam
şurada kursta. Kurstan çıkınca alıp getirsem kalanını olur mu?” Diye soruyordu.
“Gel bakalım ne istiyorsun göster bana” dedim. 1 tl lik iki dilim kek aldı. Yanağını okşadım ve;
“Haydi afiyet olsun yavrum” dedim. Yine yere
bakarak ve kekeleyerek;
“Babam, babam kurstan çıkınca söz getiririm” dedi.
“Tamam üzülme, git ve ye” dedim. İçeri girince Seher ne
olduğunu sordu anlattım.
O gün bir daha gelmedi. Biz de zaten ille getirsin diye
beklemedik. Onun o ürkek, mahçup halini çok sevdik. Neden parasız vermediniz
derseniz çocukların sağlıklı, doğru yetişmesi için yapılması gereken en doğru
hareketin bu olduğuna inandığımız için 5 kuruş bile olsa bedelini ödediği bir
şeyi almasından yana olduğumuzdan uzattığı parayı aldık.
Benim babamın ben doğduğumda açtığı pastaneden bir şey almak
istediğimizde bize bunu öğretmişti. Baba şunu istiyoruz dediğimizde “paranız
var mı?” derdi. Yok dersek gidin annenizden para alın öyle gelin” derdi. Annem
babamdan aldığı paradan o zamanın parası ile
5 kuruş, 10 kuruş para verir öyle tekrar gönderirdi bizi babamızın
pastanesine. Parasını öder öyle alırdık canımızın istediği şeyleri. Oysa gerçek
ederi çok daha fazla şeylerdi. Ama biz, özellikle ben çok küçük olduğumdan
paraları bile tanımaz annemin verdiğini uzatır istediğimi gösterirdim.
Bu öğretiyi kendi çocuklarımıza da verdik. Bu davranışın
doğru olduğuna inandığımdan bu çocuğa da aynısını yaptım. Eğer param yok,
babamı bekliyorum bana yiyecek verir misiniz demiş olsaydı da mutlaka verirdik.
Ama o bizden farklı şekilde istedi.
Ertesi gün öğlen vakti müşterilerin arasından biri
sıyrılmaya çalışıyordu. İçeri girdi ve Seher’e
“Bu, bu dünkü kalan para”
diyerek 50 kuruşu uzattı. Sonra 1 tl daha koydu masaya. Seher’le birlikte
dışarı çıktılar ve bu sefer brovni almak istediğini belirtti. Bir çatal ve
peçete ile browniyi verdik.
“Dün akşam getiremedim özür dilerim” demesi ile
“sen
çok dürüst bir çocuksun ne zaman istersen gel” deyince o anda orada olan müşteriler
meraklandılar. Bizim özel ilgi gösterip sevdiğimiz bu çocuğu sordular. Dünkü
yaşadığımız durumu ve bu günkü davranışını aktardık. Bir küçük çocuk kocaman
bir yürek. Kim bilir belki o anda orada bulunan kadınlara da bir örnek teşkil
etmiştir belli mi olur.
Çocukların sağlıklı ve güzel ahlaklı büyümesinin yolu doğru
davranıştan geçer ilkesi sadece bizim değil duyarlı pek çok ebeveynin ilkesi
olduğunu görmek sevindirdi bizi.
10 gün boyunca pek çok insanla tanıştık. Çok farklı düşünce
yapıları, kültürleri, insan ilişkilerini gördük, şahit olduk. 10 boyunca hem
satış yaptık hem okullu olup ticaretin inceliklerini öğrendik. Memleketimin
çeşit çeşit insanları kimi zaman güldürdü, kimi zaman hüzünlendirdi, kimi zaman
gururlandırdı, kimi zamanda kızdırdı. Seher’in demesi ile “sana bol bol malzeme
çıktı. 5 cilt roman yazacak hikayeler dinledin döktürürsün artık” sözüne hak
vermemek elde değil. Hayatın içinden yaşanmışlıklar öyle çok ki… Gündüzün
geceye, gecenin gündüze dönmesi hiç değişmediği dünyada yaşanmışlıklar hiç
bitmez. Kişiler değişir ama bana göre hikayeler değişmez.
Bu gün kendime izin verdim. Havalardan dolayı benim laranjit
iş başı yaptı. Ses tellerimin arızası nedeniyle konuşamıyorum, yorgunluk,
halsizlik de olunca bu günü “YMG” yani “yat Mine günü” ilan ettirdi bana. Günlerdir
bilgisayarımdan uzaktım. Bol bol gezindim nette. Telefonlara da cevap veremiyorum
çünkü karşımdaki ne dediğimi anlamıyor sesimi duyamıyor. Sesim böyle
kısıldığında çocuklarıma da eğlence çıkıyor. Hususi telefon açıp bana “aloo”
dedirttiklerinde başlıyorlar gülmeye. Zeynep seni de unutmadım, sen de
dahilsin.
Bu günlük bu kadar, tekrar buluşuncaya kadar sevgiler herkese…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder