Canıma,
Sevda'ma, kardeşime. Eskimeyen sevgimize...
Eskiden
yeterdim kendime. Artardım bile. Şimdi ne yapsam nafile!
Can
da eskimiş. Ben de.
______
Bedri Rahmi Eyüboğlu
(İlkokulda ben. Gelinin hemen yanında. Kafasında kocaman beyaz kurdele olan tek kız.)
Bu
gün çoştum yine dalgalanıyorum ben modundayım yarına Allah
kerim...
Düşüyoruz,
kalkıyoruz, dizimiz kanıyor, yüzümüz gülüyor, yine gidip yine
düşüyoruz.
Bize
çocuk diyorlar bir de.
Bilmiyorlar
ki gerçek mutluluk burda.
Düştüğünde
kolundan tutup kaldıracak oyun arkadaşların var.
Seninle
birlikte eve kadar gelip annenin sana fırçasını atmasına engel
olacak kocaman yürekli arkadaşların dostların var.
Bu
gün çocuk oldum ben yine. Dün geceden beri çocukluğuma döndüm
öyle kaldım. Yıllar öncesinde bıraktığım, ruhumun gizli
yarısını buldum dün akşamüzeri.
Sevdam...
ilkokul
3 veya 4 sınıfa gidiyor olabilirim hatırlamıyorum. Onlar 1. katta
biz 3. katta bahçeli bir evde oturuyorduk. Benden 1 yaş büyük bir üst sınıfta.
İnce telli sarı saçlarını, muzip gülüşünü hatırlıyorum. 4
kız hep birlikte onların evinde kapı pervazlarına tırmandığımızı.
En yukarı çıkınca da oradan aşağı sallandığımızı. Bunu
hatırlıyorum çünkü en küçük ben olduğum için çelimsiz
kollarım, parmaklarım taşıyamamıştı beni malum ... üstü
düşüvermiştim güm diye. Ne çok korkmuştuk, ağlamıştım
yaşlarla. Sarılmıştı sımsıkı, benimle birlikte üzülmüştü.
Ablalarımıza fırça atmıştı sizin yüzünüzden düştü diye.
Bunu hiç unutmadım bunca yıldır. Sessiz sakin ama bir o kadar
sıcaktı benim Sevdam. Merhametli, ince düşünceli ve hassas...
Sonra
onlar gittiler hep birlikte başka bir şehre. Denizi olan bir şehre
Deniz'i de yanlarına alarak. Biz denizi olmayan yerde
yaşamayanlardanız. Deniz de biz kızların en küçüğüydü.
Tekne kazıntısı Burak'tan önce. Deniz ile benim küçük
maceralarım var yaşanmış. Güzel ve özel anılar oldu hep benim
için.
Bizim
ilk okul ile evimizin olduğu yer arası yaklaşık 1,5 km kadardı.
Cami de hemen okulun yakınında. Öyle her mahallede cami yoktu o
zaman. Yaz tatillerinde bir heves camiye Kur'an öğrenmeye giderdim.
Ama hep elifba da kalırdım ne hikmetse. Hoca bir gelir bir gelmez
biz de cami içinde koştur koştur halde olurduk. Maksat eğlenmek
olurdu. Deniz henüz okula gitmiyordu veya 1. sınıf olabilir
hatırlamıyorum. Aynı apartmanda oturmuyorduk artık onlar göl
kenarında daha yüksek bir apartmana taşınmışlardı. Bana beni
de götürür müsün camiye demişti. Ben çocuk, o daha da
çocuk.... Ben her sabah evden çıkıyor, önce tren yolunu aşıp
göl kenarına gidiyor Deniz'i alıyor sonra birlikte tekrar tren
yoluna çıkıp oradan 1,5 km okulun oraya gidiyorduk. Yine birlikte
dönüyor önce onu evine bırakıyor sonra kendim eve gidiyordum.
Bir yaz böyle gittik geldik. Ne annesi ne annem demediler ki “aman
çocuklar siz tek başınıza nasıl gidip gelirsiniz? Kızım sen bu
küçücük çocuğa sahip çıkabilir misin? Tamam dediler, gidin,
dikkatli olun...
Ablaydım
ben. Sevdam benim kankardeşimdi. Deniz de kankardeşimin kardeşi...
Siz
kankardeşliği bilir misiniz? Duymuşsunuzdur, hatta belki içinizde
kankardeşliği yapmış olanlar da vardır. Biz Sevda'm ile gizlice
kimse görmeden kankardeşi olmuştuk. Nasıl mutlu olmuştum. O da
olmuştu. Kankardeş olduğumuzdan bu yana 39 yıl geçmiş dile
kolay.
Sonra
onlar göl kenarındaki o evden denizi olan şehre gittiler ve orda
kaldılar. Ben de denizi olmayan bir şehre gittim ilkokulu
bitirdiğimde. Ama ben tek başıma gittim onlarsa hep birlikte. Yatılı okul
şubat tatillerinden birinde İstanbul'a eve gitmek yerine bu tatil
ben kankardeşime gideceğim deyip yola çıktım. Beni özleyen
annem ve ablam da İstanbul'dan kalkıp denizi olan şehre geldiler beni görmek için. 15 gün rüya gibi geçti. Bir daha yıllar sonra
gittim 2 kez. Sonra rüzgarın önünde savrulduk durduk. Daha
doğrusu o hep oradaydı ben savruldum bir o yana bir bu yana. Ama
hep yüreğimde, yüreğimin bir kenarında gizli bir yerinde
sakladım sımsıkı Sevda'mı. Taki dün izine rastlayıncaya kadar.
Şimdi saklı bohçalardaki o gizli hazinelerimi açtım bir bir.
Döktüm orta yere tüm birikmişlerimi. Çocuk oldum, kardeş oldum,
kankardeş oldum. Sevda oldum sevdam oldum. Kusura bakmayın biraz
ağlamaklı oldum. 25 yıl önce son kez gördüğümden bu yana
birikmişlerimi böyle umarsızca ortaya sermek, olduğu gibi,
düşünmeden içinden geldiği gibi aktarmak bu yazdıklarım... Noktasını virgülünü değiştirmeden, yazdığım gibi, okuduğunuz gibi...
Bahar
yüzlü kardeşim, hoş geldin, sefalar getirdin...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder