28 Eylül 2014 Pazar

AMA OLDU MU ŞİMDİ YA?...

Her zaman denk gelmez böyle toplu sipariş. Sevinçten havalara uçmuşum. Nasıl hazırlarım, nereden alırım, ne kadar zamanda yapar teslim ederim soruları yıldırım hızıyla kafamda uçuşuyor. Kumaşları Eminönü'nden alırım diyorum. Toptancısını geçen sene keşfetmiştim. Kumaşları gerçekten harikaydı. Üstelik baskı modelleri tam da aradığım modellerdi. Seher'e hemen telefon açtım.

-Seherrr, kalk gidiyoruz hemen! Zavallım şaşkın şaşkın;

-Ne oldu? Nereye gidiyoruz? Ay ben gelemem ki...

Kadın haklı gelemez. Mecbur yalnız gideceğim. Ama 3 top kumaşı nasıl alıp geleceğim o da ayrı bir sorun. Birini bulmam lazım mutlaka. Seher'e kısaca anlattım aldığımız siparişi. Yeni açılan bir kafe nin koltuk, sandalye ve masa örtülerini biz dikeceğiz. Minderler ve yastıklar olacak. Gerçi yastıkları varmış biz sadece yastık kılıflarını değiştireceğiz bir de onlara uygun kocaman minderlerini yapacağız.

                                                                    http://www.brickhousefabrics.com/Music-fabric.html#.VCcpp_l_t_U

Hep hayal ediyordum böyle cafelerin önünden geçerken şunların iç düzenlemelerini biz yapsak neler çıkartırız ortaya kimbilir diye. Nihayet gerçek oldu isteğim.

                                                           
   
                      http://www.brickhousefabrics.com/Music-fabric.html#.VCcpp_l_t_U


Cafe'nin sahibi görüşmek için çağırdığında çok şaşırdım önce, inanamadım. Heyecanla kalkıp gittim görüşmeye. Adam 1,90 boyunda bense 1,55... boynum tutuldu resmen. Allah'tan katalogdan kumaş modellerine bakmak için masaya oturduk da biraz rahatladım. Bir de kibar mı kibar ki dışarıdaki masaya oturmamıza rağmen benden pipo içmek izin istedi. Sigara dumanına karşı hassasiyetim var ama piponun duman kokusunu seviyorum nedense. Tabi fazla olmamak kaydıyla. Bana da nefis bir sakızlı muhallebi istedi içeriden.

-Mutlaka yemelisiniz böyle bir tadı hiç bir yerde bulamazsınız ancak rüyalarınızda yersiniz dedi. O kadar iddialıyız yani diye ekledi.

Gülümseyerek ikramını kabul ettim. Piposunu yakmak için hala benden izin beklediğini fark edince;

-Rica ederim içebilirsiniz, dedim. Ama çaktırmadan da çantamdan kırmızı yelpazemi çıkardım. Duman fazla gelirse sıcak oldu bahanesi ile dağıtırım diye. Kucağıma koydum.

Katalogdan desenleri seçmeden önce nasıl bir yer olacak onu anlatmaya başladı. Nostaljik müziklerin çalınacağı bir yer olacakmış. Gençlerden ziyade orta yaş ve yaşı ilerlemiş grupların burayı tercih etmelerini hedeflemekte imiş. Duvarlarda yer yer eski taş plakları asmayı istediğini söyledi. Tüm dikkatimle kaşlarım havada kendisini dinliyordum.

-Ne tesadüf geçtiğimiz aylarda ben de bir çalışma için Kadıköy'deki eskicilerden taş plaklar almıştım. öylece duruyor isterseniz getiririm bir denersiniz ne dersiniz? dedim.



-Hayret, tam donanımlısınız çok sevindim. diye karşılık verdi.

Bu ipucu ile katalogdan çalışacağımız kumaş ve deseni seçmeye geçtik. Renk olarak soft renkleri tercih ettik çoğunlukla. Desenlerde ise notalar, plaklar mutlaka olacaktı. Aynı zamanda kontras oluşturabilmek için düz desensiz kumaşları da kullanacaktık. Yastık kılıflarında ise hepsinden hazırlanacaktı. Çalışmanın ana hatları belli olduktan sonra izin isteyip kalktım. Kafe'den uzaklaşır uzaklaşmaz Seher'i aradım.

Eve gidince kara kara düşünmeye başladım nasıl gidip alacağım bunca malzemeyi tek başıma diye. İşte tam da böyle zamanlarda insandan çok arabaya ihtiyaç duyuyorum. Arabam olsa şimdi atlayıp gider alırım bütün malzemeleri, top top kumaşları hiç korkmam, hiç kimseye de ihtiyaç duymam diyorum. Ama yok. Ehliyet var araba yok. Niye aldım ki ben bu ehliyeti diyorum kendi kendime. Yıllar sonra, aynı zamanda, Seher ile birlikte gittik sınava girdik ehliyet aldık ama ne o araba kullandı ne de ben. Öylece cüzdanda durup duruyor ehliyet. Gülsek mi ağlasak mı bilmiyoruz. Oysa ne şartlarda gidip almıştık onu. Hatırladıkça hala güleriz. Kursun hiç bir dersine girmemiş evde çalışmıştık birlikte. Sınavdan sonra ikimizde 90 - 95 - 100 alarak sınavı geçmiştik. Kurs hocası gençlere bizi örnek göstermeye çalışmıştı.

-Bakın kursa devam edenler nasıl da sınavı tek seferde geçiyor.

-Hocam biz hiç kursa gelmedik ki...

-Nasıl yani?

-Hocam biz ikimiz de evde çalıştık. Hiç gelmedik derslere. :D

Zavallı hoca ne cevap vereceğini bilememişti. Yani ne diyebilirim ki hoca olmuş, öğrencisinin derse gelip gelmediğini bilmiyor. Cahil desem cahil değil. Sonra direksiyon derslerimize sıra geldi. Direksiyon derslerine başlayacağımız zaman mutfakta yangın çıkmıştı. Üstelik mutfak kasa kasa domateslerle dolu. Salça yapacağız ya aklımız sıra. Direksiyon dersine mi gidelim, Yanan mutfağımı halledelim, salça mı yapalım  öylece bakakalmıştık. Tabiki herşeyi bırakıp 1 günlük gecikme ile direksiyon dersine gitmiştik. Geldiğimizde ikimizinde tüm kasları tutulmuştu. Oysa 30 dakika araba kullanmıştık. Resmen dayak yemiş gibiydik bu halde bir de salça yapmaya girişmiştik. Biz bu haldeyken kızlar okuldan gelip;

- Anne,okul gösterisi için seçilen parça PSY'nin Gangnam Style olacakmış bizi çalıştırır mısınız? demezler mi? Hayda kimdir bu PSY, biz olmuşuz gangam sitili. Bacak kaslarımız kazık gibi olmuş. 

-Yürüyün gidin size bir stil çalıştırırım görürsünüz diyorum kızlara. Hem bize kızıyorlar hem de;

-Stil değil Gangam sıtayl diye tafra yapıyorlar. 

Hey gidi günler. Hatırlıyor musun Seher? İşte böyle şartlarda alınan ehliyet süs niyetine cüzdanda durup duruyor.

Haydi diyorum kendi kendime, rüyan gerçek olacak kalk bir cesaret git Eminönü'ne seç kumaşlarını, iplerini, malzemelerini elbet bir kolaylık olacak.

Çantamı alıp çıkıyorum evden. Güneş gözlerimi kamaştırıyor elimi siper ediyorum gözlerime. Neredeyim? Neresi burası? Bu ışık nereden geliyor?

Aman Allah'ım ben yataktayım hala. Hepsi bir rüya imiş meğer. Ama, ama bu haksızlık! Hayallerimiz, yaşadıklarımız hepsi bir olmuş rüyalarıma girmiş meğer.

Hayallerimiz böyle bir siparişi bir gün alabilmek. Kalanı ise gerçekten birebir yaşadıklarımız.

                                                      --oo--oo--oo--

Bu yazı sevgili birsahnevaraklimda.blogspot.com.tr  bloğunun yazarı sevgili Özge'nin beni mimlemesi nedeniyle yazıldı. onun yazısını okumak isterseniz buraya tık tık.  

İlk mim yazım. Seçilen kelimelerle hikaye oluşturmaya çalıştım Umarım hakkını vermişimdir mimin.

Beni mimlediği için benim küçük kara balığım Özge'ye çok teşekkür ediyorum, beni çok mutlu etti :)

Mim konusu şöyle; pipo, cahil, taş plak, PSY, yelpaze, sakızlı muhallebi, yastık kılıfı, ehliyet  
Bu kelimelerle bir hikaye yada istediğimiz bir şey yazmamız gerekiyor.

Ben de  Sevgili Emrah Özdemir'i, Beyza Aydın Başer'i ve tabiki Evdeyazar'ı mimliyorum, heyecanla yazılarını bekliyorum :)





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder